- 1,330
- 945
- 113
12 Ekim - 27 Ekim 1968 tarihlerinde Meksika’da gerçekleşen Yaz Olimpiyatları’na 112 ülkeden 5.516 sporcu katılmıştı. 200 metre erkeklerde ABD’den Tommie Smith altın madalya, Avusturalya’dan Peter Norman gümüş madalya, ABD’den John Carlos ise bronz madalya almaya hak kazanmıştı. Bu üç sporcu 16 Ekim 1968’de madalyalarını almak üzere podyuma çıktıklarında ise yıllarca hafızalardan silinmeyecek bir an yaşanmıştı.
İkisi de siyahi olan Tommie Smith ve John Carlos ülkelerinde siyahi vatandaşlara uygulanan ayrımcı politikaları protesto etmek ve dünya kamuoyunun dikkatini bu konuya çekmek amacıyla sonradan Siyah Güç Selamı (Black Power Salute) olarak adlandırılan eylemi gerçekleştirdiler. Yakalarında “İnsan Hakları için Olimpiyat Projesi”nin rozetini taşıyan Amerikalı atletler siyahi Amerikalıların yoksulluğunu vurgulamak için podyuma yalın ayak çıktılar. Milli marşları çalmaya başlayınca yüzlerini yere eğdiler ve siyah eldivenli birer ellerini yumruk yaparak havaya kaldırıp öylece durdular.
Fotoğraftaki üçüncü kişi, yarışı ikincilikle bitiren Avusturalyalı -beyaz- atlet Peter Norman idi. Smith ve Carlos planlarını Norman’a anlattıklarında o da destek vermek istediğini söylemişti. Ellerinde sadece bir çift eldiven vardı. Norman onlara eldivenleri paylaşmalarını önermişti. Norman’a da yakasına takması için bir “İnsan Hakları için Olimpiyat Projesi” rozeti aranmış, ABD kürek takımından beyaz bir sporcu olan Paul Hoffman kendi rozetini ona vermişti. Böylece üç atlet podyumda ayrımcılığa karşı müthiş bir manzara sergilemişlerdi.
Sessiz protestoları her üç atleti de hakaret ve tehdit dolu tepkilere maruz bıraktı. O dönemin, Nazi sempatizanı olan, Uluslararası Olimpiyat Komitesi Başkanı Axery Brundage Amerikalı iki atletin ABD takımından ve Olimpiyat Köyü’nden atılmalarını istedi. ABD Olimpiyat Komitesi onun bu isteğini reddedince de onları ABD takımını bütünüyle diskalifiye etmekle tehdit etti. Bu tehdit Amerikalı siyahi atletlerin hem milli takımdan hem de Olimpiyat Köyü’nden atılmalarına ve atletizm kariyerlerinin noktalanmasına neden oldu. Avusturalyalı atlet Peter Norman ise Olimpiyat Köyü’nden atılmadıysa da bir daha Olimpiyat Takımı’na alınmadı. Eyleme verdiği destek o dönemde yerli halka ayrımcı politikalar uygulayan Avustralya devleti nezdinde bir nevi hıyanet olarak algılanmıştı. Bu yüzden Norman 1972 Münih Olimpiyatları’na katılabilecek ulusal neticeler almış bulunmasına rağmen takıma dahil edilmedi; üstelik Avusturalya rekorunun hâlâ kendisinde olmasına karşın 2000 yılında Sidney’de gerçekleştirilen Olimpiyat Oyunları’na davet bile edilmedi.
Smith ve Carlos siyahilerin haklarını kazanması için çaba gösteriyorlardı. Oysa Norman beyazdı, haklarından mahrum değildi. Bu durum insanların kafasını daha da karıştırmıştı. Kendisine bu eyleme neden destek verdiği sorulduğunda yanıtı son derece yalın olmuştu: “Her insanın eşit doğduğuna ve herkese buna göre davranılması gerektiğine inanıyorum.”
Peter Norman Münih Olimpiyatları’na kabul edilmeyişinin ardından bir daha hiçbir uluslararası yarışmaya katılmadı. Ancak 1985 yılına kadar koşmayı sürdürdü. Bu tarihte aşil tendonu sakatlandığı için koşuyu bırakmak zorunda kaldı. Bu incinme iltihaba neden olmuş, iltihap kangrene dönmüş ve bacağının kesilme noktasına gelinmişti. Fakat doktorlardan biri diğer meslektaşlarını ikna edip bacağı kurtarmıştı; çünkü doktora göre “Olimpiyatlarda gümüş madalya alan birinin bacağını kesemezlerdi.” İyileşme süreci hayli uzun sürmüş, Norman bu süreyi tekerlekli sandalyede geçirmiş, bırakın koşmayı yürümeyi bile yeniden öğrenmesi gerekmişti. İyileştikten sonra da spor alanında çalışan kurum ve kuruluşlarda görev almayı seçmişti.
2005 yılında Carlos ve Smith’in heykelleri okudukları Kaliforniya San Jose Devlet Üniversitesi bahçesine dikildi. Heykelde Norman’ın bulunması gereken kürsü boştu. Bu tercih Norman’ındı. Norman, ayrımcılığa karşı olan ziyaretçilerin kürsüde kendisi için ayrılan yere çıkarak ayrımcılığa karşı verilen mücadelenin parçası olduklarını göstermelerini istemişti.
Olimpiyat madalyalı Avustralyalı siyahi atlet John Steffenson, Mart 2006’da Melbourne’da gerçekleştirilen İngiliz Milletler Topluluğu Oyunları öncesinde düzenlenen resepsiyona üzerinde 1968’de çekilen fotoğrafın basılı olduğu bir tişört ile geldi ve basına yaptığı açıklamada Norman’ın kendisinin kahramanı olduğunu söyledi. Bu sözler üzerine Norman ona aynı fotoğrafın imzalı baskısını hediye etti. Steffenson o seneki oyunlarda 400 metrede altın madalya kazandı.
Peter Norman 3 Ekim 2006’da hayata veda etti. Cenaze töreninde tabutunu Tommie Smith ve John Carlos taşıdı. John Carlos cenazede hem Avustralyalılara hem de dünyaya bir mesaj verdi: “Gidin ve çocuklarınıza Peter Norman’ın hikayesini anlatın.”
Zaman içinde sivil haklar hareketi kazanımlar elde ettikçe, siyahilere uygulanan ayrımcı politikalardan vazgeçildikçe Smith ve Carlos da sembol haline geldiler ve hak ettikleri itibarı yeniden kazandılar. Peter Norman’ın dışlanışı ise 2012’de bir milletvekili konuyu ülke gündemine getirene dek sürdü. 2012’de hükümet bir özür yayınlayarak Norman’ın haksızlığa karşı duruşu sebebiyle kahraman olduğunu ilan etti.
İkisi de siyahi olan Tommie Smith ve John Carlos ülkelerinde siyahi vatandaşlara uygulanan ayrımcı politikaları protesto etmek ve dünya kamuoyunun dikkatini bu konuya çekmek amacıyla sonradan Siyah Güç Selamı (Black Power Salute) olarak adlandırılan eylemi gerçekleştirdiler. Yakalarında “İnsan Hakları için Olimpiyat Projesi”nin rozetini taşıyan Amerikalı atletler siyahi Amerikalıların yoksulluğunu vurgulamak için podyuma yalın ayak çıktılar. Milli marşları çalmaya başlayınca yüzlerini yere eğdiler ve siyah eldivenli birer ellerini yumruk yaparak havaya kaldırıp öylece durdular.
Fotoğraftaki üçüncü kişi, yarışı ikincilikle bitiren Avusturalyalı -beyaz- atlet Peter Norman idi. Smith ve Carlos planlarını Norman’a anlattıklarında o da destek vermek istediğini söylemişti. Ellerinde sadece bir çift eldiven vardı. Norman onlara eldivenleri paylaşmalarını önermişti. Norman’a da yakasına takması için bir “İnsan Hakları için Olimpiyat Projesi” rozeti aranmış, ABD kürek takımından beyaz bir sporcu olan Paul Hoffman kendi rozetini ona vermişti. Böylece üç atlet podyumda ayrımcılığa karşı müthiş bir manzara sergilemişlerdi.
Sessiz protestoları her üç atleti de hakaret ve tehdit dolu tepkilere maruz bıraktı. O dönemin, Nazi sempatizanı olan, Uluslararası Olimpiyat Komitesi Başkanı Axery Brundage Amerikalı iki atletin ABD takımından ve Olimpiyat Köyü’nden atılmalarını istedi. ABD Olimpiyat Komitesi onun bu isteğini reddedince de onları ABD takımını bütünüyle diskalifiye etmekle tehdit etti. Bu tehdit Amerikalı siyahi atletlerin hem milli takımdan hem de Olimpiyat Köyü’nden atılmalarına ve atletizm kariyerlerinin noktalanmasına neden oldu. Avusturalyalı atlet Peter Norman ise Olimpiyat Köyü’nden atılmadıysa da bir daha Olimpiyat Takımı’na alınmadı. Eyleme verdiği destek o dönemde yerli halka ayrımcı politikalar uygulayan Avustralya devleti nezdinde bir nevi hıyanet olarak algılanmıştı. Bu yüzden Norman 1972 Münih Olimpiyatları’na katılabilecek ulusal neticeler almış bulunmasına rağmen takıma dahil edilmedi; üstelik Avusturalya rekorunun hâlâ kendisinde olmasına karşın 2000 yılında Sidney’de gerçekleştirilen Olimpiyat Oyunları’na davet bile edilmedi.
Smith ve Carlos siyahilerin haklarını kazanması için çaba gösteriyorlardı. Oysa Norman beyazdı, haklarından mahrum değildi. Bu durum insanların kafasını daha da karıştırmıştı. Kendisine bu eyleme neden destek verdiği sorulduğunda yanıtı son derece yalın olmuştu: “Her insanın eşit doğduğuna ve herkese buna göre davranılması gerektiğine inanıyorum.”
Peter Norman Münih Olimpiyatları’na kabul edilmeyişinin ardından bir daha hiçbir uluslararası yarışmaya katılmadı. Ancak 1985 yılına kadar koşmayı sürdürdü. Bu tarihte aşil tendonu sakatlandığı için koşuyu bırakmak zorunda kaldı. Bu incinme iltihaba neden olmuş, iltihap kangrene dönmüş ve bacağının kesilme noktasına gelinmişti. Fakat doktorlardan biri diğer meslektaşlarını ikna edip bacağı kurtarmıştı; çünkü doktora göre “Olimpiyatlarda gümüş madalya alan birinin bacağını kesemezlerdi.” İyileşme süreci hayli uzun sürmüş, Norman bu süreyi tekerlekli sandalyede geçirmiş, bırakın koşmayı yürümeyi bile yeniden öğrenmesi gerekmişti. İyileştikten sonra da spor alanında çalışan kurum ve kuruluşlarda görev almayı seçmişti.
2005 yılında Carlos ve Smith’in heykelleri okudukları Kaliforniya San Jose Devlet Üniversitesi bahçesine dikildi. Heykelde Norman’ın bulunması gereken kürsü boştu. Bu tercih Norman’ındı. Norman, ayrımcılığa karşı olan ziyaretçilerin kürsüde kendisi için ayrılan yere çıkarak ayrımcılığa karşı verilen mücadelenin parçası olduklarını göstermelerini istemişti.
Olimpiyat madalyalı Avustralyalı siyahi atlet John Steffenson, Mart 2006’da Melbourne’da gerçekleştirilen İngiliz Milletler Topluluğu Oyunları öncesinde düzenlenen resepsiyona üzerinde 1968’de çekilen fotoğrafın basılı olduğu bir tişört ile geldi ve basına yaptığı açıklamada Norman’ın kendisinin kahramanı olduğunu söyledi. Bu sözler üzerine Norman ona aynı fotoğrafın imzalı baskısını hediye etti. Steffenson o seneki oyunlarda 400 metrede altın madalya kazandı.
Peter Norman 3 Ekim 2006’da hayata veda etti. Cenaze töreninde tabutunu Tommie Smith ve John Carlos taşıdı. John Carlos cenazede hem Avustralyalılara hem de dünyaya bir mesaj verdi: “Gidin ve çocuklarınıza Peter Norman’ın hikayesini anlatın.”
Zaman içinde sivil haklar hareketi kazanımlar elde ettikçe, siyahilere uygulanan ayrımcı politikalardan vazgeçildikçe Smith ve Carlos da sembol haline geldiler ve hak ettikleri itibarı yeniden kazandılar. Peter Norman’ın dışlanışı ise 2012’de bir milletvekili konuyu ülke gündemine getirene dek sürdü. 2012’de hükümet bir özür yayınlayarak Norman’ın haksızlığa karşı duruşu sebebiyle kahraman olduğunu ilan etti.